Saturday 21 February 2015

Kendi kitabını kendin yaz


Kızım üç ay sonra dört yaşında olacak. Her zaman beraber kitap okumayı sevdik. Kalın sayfalı, yazısız kitaplardan hikaye kitaplarına hangi ara geçtiğimizi hatırlamıyorum. Elimizde 20-30 tane küçük hikaye kitabı var ve son bir senedir döndürüp döndürüp bu kitapları okuyoruz. O da ben de satır satır ezberledik. Bu yaşta aynı şeyleri defalarca okumaları bizim için hayırlı bir durum çünlü neredeyse bir senedir Türkiye'ye gidemedik, arada iki arkadaşımızın getirdiği kitaplar dışında yeni kitap alamadık. Buradan aldığımız İngilizce kitapları Türkçe'ye çevirip okuyoruz ancak her seferinde farklı cümleler kullanmamız hoşuna gitmiyor sanırım. Arada kitaplarını alıp, şimdi de ben sana okuyayım dediği de oluyor. Yakın zamana kadar bu okuma dediği şey, kitaplardan ezberlediği cümleleri söylemekti. Son zamanlarda okumakla kastettiği şey kitaplardaki resimlere bakıp, kendince resimleri yorumlamaya dönüştü, hikayeyi baştan yazmak diyemesek de hikayeyi detaylandırıyordu. Hayal güçleri durmaksızın çalışıyor, üst kattan gelen bir tıkırtıya dikkat kesilip üst katta yaşayan baykuşun toplarının döküldüğünü söylüyor. Arabada giderken o an Dilay olmadığını, bir yıldız olduğunu ve camdan içeri giren güneşin yıldızla oynamak için arabaya bindiğini anlatıyor.
Tüm bunlardan yola çıkarak haftasonu bir küçük defter aldım. Evde bol miktarda sticker ve boyamız var, hayalgücü de eklenince kendi hikayemizi kendimiz yazıp vakit geçirebiliriz dedik. İlk denemeleri sizinle paylaşacağım.


Okuduğumuz kitaplardan bahsedip biz de yazalım mı diye sorduğumda nasıl yazacağımı bilmiyorum dedi. Doğrusu ben de nerden başlanır hiç düşünmemiştim. Sonunda sticker defterini aldık ve kitap kahramanını seçmekle başladık. Dilay aslanı seçti. İsmi ne olsun, neler yesin, neleri sevsin diye sorular sorarak yönlendirdim. Tabi Dilay'da elimizdeki stickerlara bakarak seçimler yaptı. Bazen birkaç resim çizmek istedi, stickerları istediği yerlere yapıştırdı. Ben konuştuklarımızı yazdım çünkü daha sonra her okuyuşta aynı cümleleri duymak isteyeceğini tahmin ediyorum. Bir de yazısız kitap olmaz sanırım. İlk iki sayfada hala anlamlandırmaya çalışsa da üçüncü sayfayı hazırlarken şimdi şunu yaz bunu yaz diye yönlendirmeye başladı. Çok çabuk sıkılmaması için yarım saat sonunda bıraktık. Kahramanı seçip tanıttığımıza göre bundan sonra bir konu seçebiliriz diye düşünüyorum. 





Muhtemelen ufak bir yönlendirmeyle hikaye gelecek. Aslan o gün dışarı çıkmış ama çok yağmur yağıyormuş veya parka giden aslan kumla oynayan bir kedi görmüş gibi bir cümle ortaya atıp devam etmesini isteyeceğim. 

Bazen sticker nereye yapışacak, ne yazacağım gibi konularda anlaşmazlık yaşadık tabi ama sonunda kitap onun olduğuna göre o yazmalı diyerek kendime hakim olmaya çalıştım. Yeri gelmişken şöyle bir sticker kitabı kullandık.



Buraya kadar herşey planlandığı gibi gitti. Planlanmayan kısımı anlatmak istiyorum çünkü bu bölüm bence daha iyiydi. Hikaye yazmaya ara verip dışarı çıkmaya karar verdik. Giyinirken üstümde yastıkların içine doldurulan tüylerden birini buldu. "Aaaa bir ördek evimizde tüyünü bırakmış" dedi. Ördeğin de hikayesini yazalım mı dediğimde çok sevindi ve anlatmaya başladı. Sonra yazıp, resmini çizeriz diye anlaştık. Aklına gelen şeyleri anlattı, bunların bir kısmını dışarda yazdık ama resim yapamadık henüz. 


En son "ördeği bulmak için dışarı çıkan çocuk markete çikolata almaya gitmiş" diye anlatıyordu.
Yani eldeki malzemeye göre hikaye işine girmek bir yöntem olabileceği gibi, önce uydurup sonra ona uygun malzemeler ayarlamak da başka bir yöntem olabilir sanırım. İleride bu hikaye olayından neler çıkacak göreceğiz.

No comments:

Post a Comment